Tom insanın içine işleyen bir şey olmak üzere olduğu hissini atlatamadı.
- Tom couldn't shake the feeling that something profound was about to happen.
Tom derinden içini çekti.
- Tom sighed profoundly.
O derin bir uykuya daldı.
- She fell into a profound sleep.
Nehre dalmak istiyorum.
- I want to dive into the river.