İkisinin arasında oldukça güçlü bir anlaşmazlık olduğu açıktır.
- It's clear that there's a rather strong disagreement between the two.
Tom ve ben bir anlaşmazlık yaşadık.
- Tom and I had a disagreement.
Bir ihtilaf yaşıyor gibi görünüyorlar.
- They seem to be having a disagreement.
Those who openly dissented from the acts which the King had carried through the Parliament.
If the public dissent from our views, we say that they ought to concur with us.