to disclose or make known an item of news etc

listen to the pronunciation of to disclose or make known an item of news etc
İngilizce - Türkçe

to disclose or make known an item of news etc teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

break
kırmak

Peter vazoyu kırmak niyetinde değildi. - Peter didn't intend to break the vase.

Pencereyi kırmak için bir çekiç kullanıldı. - A hammer was used to break the window.

break
mola

Çalışmalarımda bir mola sırasında televizyon izledim. - I watched television during a break in my studies.

Onlar şu anda bir mola veriyorlar. - They're having a break at the moment.

break
ortalık ağarmak
break
dağıtmak
break
(Bilgisayar) çık

Kahvaltıdan sonra yürüyüşe çıktım. - I went for a walk after breakfast.

O, kahvaltıdan önce bir yürüyüşe çıktı. - He took a walk before breakfast.

break
şafak atmak
break
yıkmak

Bizim sosyal engelleri yıkmak için çok çalışmamız gerekmektedir. - We must work hard to break down social barriers.

break
kırılma

Bambu eğildi ama kırılmadı. - The bamboo gave but did not break.

Herkesin bir kırılma noktası var. - Everyone has a breaking point.

break
çözmek
break
çatlatmak
break
kırma

Tom Mary'nin kalbini kırmak istemiyordu. - Tom didn't want to break Mary's heart.

Lütfen bu vazoyu kırmamak için dikkatli ol. - Please be careful not to break this vase.

break
dizginlemek
break
bitmek
break
açmak
break
değişiklik
break
kesme bitir/kes
break
{f} batmak
break
sona erdirmek
break
kes,v.kır: n.aralık
break
parçalamak

Bir kazma sert zemin yüzeyleri parçalamak için kullanılan uzun saplı bir araçtır. - A pick is a long handled tool used for breaking up hard ground surfaces.

İngilizce - İngilizce
break
to disclose or make known an item of news etc

    Heceleme

    to dis·close or make known an i·tem of news etc

    Türkçe nasıl söylenir

    tı dîsklōz ır meyk nōn ın aytım ıv nyuz etsetırı

    Telaffuz

    /tə dəsˈklōz ər ˈmāk ˈnōn ən ˈītəm əv ˈnyo͞oz ˌetˈsetərə/ /tə dɪsˈkloʊz ɜr ˈmeɪk ˈnoʊn ən ˈaɪtəm əv ˈnjuːz ˌɛtˈsɛtɜrə/