to discharge an obligation or debt

listen to the pronunciation of to discharge an obligation or debt
İngilizce - Türkçe

to discharge an obligation or debt teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

pay
{i} ücret

Fakir Japon göçmenler düşük ücretle çalışmaya istekliydiler. - Poor Japanese immigrants were willing to work for low pay.

Piller için ekstra ücret ödemeniz gerekir. - You need to pay extra for the batteries.

pay
{i} ödenek
pay
{f} (paid)
pay
{f} öde

Faturayı ödemediği için suyu kestiler. - They shut his water off because he didn't pay the bill.

Bugün senin öğle yemeğin için parayı ben ödeyeceğim. - I'll pay the money for your lunch today.

pay
karşılığını vermek
pay
maaş

İlk maaşın ile ne yapacaksın? - What are you going to do with your first pay?

Ben kumar için biçilmiş kaftan değilim. Belki sadece şanssızım fakat maaşım için çalışmak daha emin bir şeydir. - I'm not cut out for gambling. Maybe I'm just unlucky, but working for my pay is more of a sure thing.

pay
vergin
pay
yarar sağlamak
pay
ödemek

Vergi ödemek her işçinin yükümlülüğüdür. - It is the obligation of every worker to pay taxes.

Ben bir kredi kartı ile ödemek istiyorum. - I would like to pay with a credit card.

pay
kâr getirmek
pay
(Askeri) ÖDEME: Bir borcun tasfiyesi
pay
{f} para vermek

Bir otel odasına dünya kadar para vermek istemiyorum. - I don't want to pay through the nose for a hotel room.

pay
{i} bedel

Aşk için ödediğimiz bedel bu. - It's the price we pay for love.

Birisi bedeli ödemek zorunda. - Someone has to pay the price.

pay
kar getirmek
pay
pay dirt işletme zahmetine değer mi
pay
{i} ödeme

O kadar fazla ödemeye param yetmez. - I cannot afford to pay so much.

Bir sürü insan faturalarını ödeme konusunda endişeleniyor. - Many people worry about paying their bills.

pay
(fiil) ödemek, karşılığını vermek, para vermek, değmek, etmek
İngilizce - İngilizce
pay

He was allowed to go as soon as he paid.

to discharge an obligation or debt

    Heceleme

    to dis·charge an ob·li·ga·tion or debt

    Türkçe nasıl söylenir

    tı dîsçärc ın äblıgeyşın ır det

    Telaffuz

    /tə dəsˈʧärʤ ən ˌäbləˈgāsʜən ər ˈdet/ /tə dɪsˈʧɑːrʤ ən ˌɑːbləˈɡeɪʃən ɜr ˈdɛt/