to disappear

listen to the pronunciation of to disappear
İngilizce - Türkçe
yitip gitmek
ortalıktan kaybolmak
ortadan kaybolmak
görünmemek
yok olmak
gözden kaybolmak

Tom gözden kaybolmak istiyor. - Tom wants to disappear.

zero
{s} sıfır

2010 sayısında iki tane sıfır vardır. - There are two zeros in the number 2010.

Şimdi sıcaklık sıfırın altında on derece. - It is ten degrees below zero now.

disappear
{f} ortadan kaybolmak

Zorla ortadan kaybolmak insanlığa karşı bir suçtur. - Forced disappearance is a crime against humanity.

Ortadan kaybolmak zorundasın. - You have to disappear.

disappear
{f} kaybolmak

Ben sadece ortadan kaybolmak istiyorum. - I just want to disappear.

Ortadan kaybolmak zorundasın. - You have to disappear.

disappear
gözden kaybol

Oksijensiz bütün hayvanlar uzun zaman önce gözden kaybolurdu. - Without oxygen, all animals would have disappeared long ago.

Firari buradan elli kilometre uzaktaki küçük bir kasabada ortaya çıkmış, ama sonra gözden kaybolmuş. - The fugitive surfaced in a small town fifty miles from here but then disappeared again.

disappear
{f} ortadan kaybolmak: My pen has
disappear
{f} unutulup gitmek
disappear
kaybol

Tom bir iz bırakmadan ortadan kayboldu. - Tom disappeared without leaving a trace.

Benim için sürpriz oldu, o bir anda gözden kayboldu. - To my amazement, it disappeared in an instant.

disappear
{f} yok olmak: Too many forests have disappeared. Pek çok orman yok oldu
disappear
uçmak
disappear
zail olmak
disappear
ortadan kalkmak
disappear
görünmez olmak
disappear
ortalıktan kaybolmak
disappear
kayıplara karışmak
disappear
yitmek
disappear
aniden kaybolmak
slip away
sıvışıp gitmek
slip away
tüymek
slip away
savuşmak
slip away
süzülmek
slip away
sıvışmak
slip away
yan çizmek
slip away
gözden kaybolmak
slip away
sıvışıp git
disappear
yok ol

O grup insanlar neredeyse yok oldular. - That group of people almost disappeared.

Küçük aile çiftlikleri yok oluyorlardı. - Small family farms were disappearing.

disappear
ortadan kaybolma
disappear
yitip
disappear
kaybolma

Sadece gözden kaybolma. - Just don't disappear.

Sis saat on civarında kaybolmaya başladı. - The fog began to disappear around ten o'clock.

disappear
disappearance gözden kaybolma
disappear
yok olma

Pasifik'teki düşük rakımlı bazı ada ülkelerinin, deniz seviyesinin küresel ısınma sonucu yükselmesiyle yok olmasından korkuluyor. - It's feared that some low-lying Pacific Island nations will disappear as seas rise as a result of global warming.

Onlar seni bulmadan önce, yok olmalısın. - You need to disappear before they find you.

zero
en aşağı nokta
zero
(Askeri) HAVA TESİRLERİNİN GİDERİLMESİ: Belirli bir mesafede, merminin normal hava şartları dahilinde, hedefin tam ortasına isabetini sağlayacak rüzgar düzeltmesi için yapılan nişangah tanzimi
zero
{i} sıfır. f
zero
(isim) sıfır, hiç, sıfır noktası, hiçlik
zero
{s} hiç

Hiç kimse o testten sıfır almadı. - Nobody got zero in that test.

zero
zero hour ask
zero
{i} hiçlik
zero
(Sosyoloji, Toplumbilim) yazının sıfır derecesi [barthes]
İngilizce - İngilizce
slip away

When Liverpool scored a third goal, their hopes of winning slipped away forever.

zero

Traffic on the encrypted channels used by senior Iraqi generals had peaked and zeroed, then peaked again, and zeroed again.

To vanish
to cease to exist, either actually or for the time being
{v} to vanish, to lost, fly off or away
{f} go out of sight; become extinct, cease to exist
If you say that someone or something disappears, you mean that you can no longer see them, usually because you or they have changed position. The black car drove away from them and disappeared Clive disappeared into a room by himself = vanish
get lost, especially without warning or explanation; "He disappeared without a trace"
cease to exist; "An entire civilization vanished"
To cease to be or exist; as, the epidemic has disappeared
To make vanish
If something disappears, it stops existing or happening. The immediate security threat has disappeared
get lost, especially without warning or explanation; "He disappeared without a trace
If someone or something disappears, they go away or are taken away somewhere where nobody can find them. a Japanese woman who disappeared thirteen years ago
become invisible or unnoticeable; "The effect vanished when day broke"
To cease to appear or to be perceived; to pass from view, gradually or suddenly; to vanish; to be no longer seen; as, darkness disappears at the approach of light; a ship disappears as she sails from port
become less intense and fade away gradually; "her resistance melted under his charm"
to disappear

    Heceleme

    to dis·ap·pear

    Türkçe nasıl söylenir

    tı dîsıpir

    Telaffuz

    /tə ˌdəsəˈpēr/ /tə ˌdɪsəˈpiːr/

    Videolar

    ... disappear before they can be used by the first North Americans. ...
    ... due to disappear sunday due to emotions and this activity ...