to denote simultaneous happening, or immediate succession or consequence

listen to the pronunciation of to denote simultaneous happening, or immediate succession or consequence
İngilizce - Türkçe

to denote simultaneous happening, or immediate succession or consequence teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

with
{e} ile

Lütfen bir dolmakalem ile yaz. - Please write with a pen.

Bilim yaş ile otomatik olarak gelmez. - Wisdom does not automatically come with age.

with
yanında

Yanında bozuk para var mı? - Do you have small change with you?

Yanında sadece 100 yeni vardı. - He had only one hundred yen with him.

with
yanına

Gözleri kapalı olarak onun yanına oturdu. - She sat next him with her eyes closed.

Tom neredeyse yanına bir şemsiye almayı unutuyordu. - Tom almost forgot to take an umbrella with him.

with
-in lehinde
with
canlı

Benimle Lady Gaga'nın bir canlı konserini seyretmeye gitmek isteyen biri varmı? - Is there anybody who would like to go see a live concert of Lady Gaga with me?

O, arkadaş canlısı kahverengi gözlerle bana gülümsedi. - She smiled at me with friendly brown eyes.

with
uyanık
with
ile beraber

Leyla, Sami ile beraber uyuşturucu kullanıyordu. - Layla was doing drugs with Sami.

Merhaba çocuklar, ben Tom'um ve Mary ile beraber buradayım. - Hello guys, I'm Tom and I'm here with Mary.

with
-i olan
with
-e karşın
with
-den yana
with
-e karşı
with
-e rağmen
with
sayesinde

Yeteneğin sayesinde çok para kazanabilmelisin. - With your talent, you should be able to make a lot of money.

Yardımın sayesinde başarabildim. - With your help, I could succeed.

with
nedeniyle

Biz kaza nedeniyle nadir bir durumla karşılaştık. - We were faced with an unusual situation because of the accident.

Tom soğuk algınlığı nedeniyle hastalandı. - Tom came down with a cold.

with
geri

Bence herkes biraz pişmanlık ile kendi çocukluğuna geri bakar. - I think everyone looks back on their childhood with some regret.

O bir saat içinde geri dönecektir. - She will return within an hour.

with
ile beraber/birlikte, ile: She's living with her aunt. Teyzesiyle beraber oturuyor. Will you come with us? Bizimle gelir misin? Wisdom
with
-li
with
(İnşaat) ile, birlikte
with
edat
İngilizce - İngilizce
with
to denote simultaneous happening, or immediate succession or consequence

    Heceleme

    to de·note sim·ul·ta·ne·ous happening, or im·me·di·ate suc·ces·sion or con·se·quence

    Telaffuz