to denote simultaneous happening, or immediate succession or consequence

listen to the pronunciation of to denote simultaneous happening, or immediate succession or consequence
İngilizce - Türkçe

to denote simultaneous happening, or immediate succession or consequence teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

with
{e} ile

Bilim yaş ile otomatik olarak gelmez. - Wisdom does not automatically come with age.

Bir mektubu kurşun kalem ile yazmamalısın. - You must not write a letter with a pencil.

with
yanında

Ben, bu tartışmada onların yanında yer aldım. - I took sides with them in the argument.

Yanında bozuk para var mı? - Do you have small change with you?

with
yanına

Herkese karşı kaba davranamazsın ve sonsuza dek onun yanına kalacağını bekleyemezsin. - You can not be rude to everyone and expect to get away with it forever.

Gözleri kapalı olarak onun yanına oturdu. - She sat next him with her eyes closed.

with
-in lehinde
with
canlı

O, arkadaş canlısı kahverengi gözlerle bana gülümsedi. - She smiled at me with friendly brown eyes.

Ben özellikle bu canlı portreden memnunum. - I am pleased with this vivid portrait in particular.

with
uyanık
with
ile beraber

Merhaba çocuklar, ben Tom'um ve Mary ile beraber buradayım. - Hello guys, I'm Tom and I'm here with Mary.

Tom Mary ile beraber çıkmamı öneren kişiydi. - Tom was the one who suggested that I go out with Mary.

with
-i olan
with
-e karşın
with
-den yana
with
-e karşı
with
-e rağmen
with
sayesinde

Yeteneğin sayesinde çok para kazanabilmelisin. - With your talent, you should be able to make a lot of money.

Yardımın sayesinde başarabildim. - With your help, I could succeed.

with
nedeniyle

Tom soğuk algınlığı nedeniyle hastalandı. - Tom came down with a cold.

Tom grip nedeniyle hastalandı. - Tom came down with the flu.

with
geri

Sonunda, Almanlar geri çekilmeye zorlandı. - In the end, the Germans were forced to withdraw.

O bir saat içinde geri dönecektir. - She will return within an hour.

with
ile beraber/birlikte, ile: She's living with her aunt. Teyzesiyle beraber oturuyor. Will you come with us? Bizimle gelir misin? Wisdom
with
-li
with
(İnşaat) ile, birlikte
with
edat
İngilizce - İngilizce
with
to denote simultaneous happening, or immediate succession or consequence

    Heceleme

    to de·note sim·ul·ta·ne·ous happening, or im·me·di·ate suc·ces·sion or con·se·quence

    Telaffuz