to delay movement or action until the arrival or occurence of; to await

listen to the pronunciation of to delay movement or action until the arrival or occurence of; to await
İngilizce - Türkçe

to delay movement or action until the arrival or occurence of; to await teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

wait
(İnşaat) beklemek

Bir bilet almak için en az bir saat beklemek zorunda kalırsın. - You'll have to wait not less than an hour to get a ticket.

Onun için beklemekten başka yapacak bir şey yoktu. - There was nothing for it but to wait.

wait
bekleyiş

Bu üç saatlik bir bekleyiş olacak. - It's going to be a three-hour wait.

Uzun bir bekleyişten sonra içeri girdik. - We got in after a long wait.

wait
bekleme

Burada beklememen gerekir. - You shouldn't wait here.

Biz, erkekler kadınları beklemeye alışığız. - We men are used to waiting for the women.

wait
wait on hizmetçilik yapmak
wait
dört gözle beklemek
wait
ziyaretine gitmek
wait
{f} kalmak

Burada kalmak ve bizimle beklemek istemediğinden emin misin? - Are you sure you don't want to stay here and wait with us?

Otobüs bekleyerek burada kalmaktansa yaya gitmeyi tercih ederim. - I would rather go on foot than stay here waiting for the bus.

wait
bekle

Lütfen yarım saat bekle. - Please wait for thirty minutes.

Carlos bir müddet bekledi. - Carlos waited a moment.

wait
{f} servis yapmak
wait
bağlı olmak
wait
{f} garsonluk yapmak
wait
(for) -i beklemek: I'm waiting for my friend. Arkadaşımı bekliyorum. Wait your turn. Sıranı bekle. Wait here. I'll be right back. Burada
wait
wait on one hand and foot birinin etrafmda dört dönmek
wait
wait for beklemek
wait
{f} 1. (for) -i beklemek: I'm waiting for my friend. Arkadaşımı bekliyorum. Wait your turn. Sıranı bekle. Wait here. I'll be right back. Burada
wait
bekleyin

Lütfen beni istasyonda bekleyin. - Please wait for me at the station.

Lütfen otuz dakika bekleyin. - Please wait for thirty minutes.

wait
(fiil) beklemek, kalmak, bekletmek, servis yapmak, garsonluk yapmak
wait
(isim) bekleme, bekleyiş, pusu
İngilizce - İngilizce
wait
to delay movement or action until the arrival or occurence of; to await

    Heceleme

    to de·lay move·ment or ac·tion un·til the ar·ri·val or occurence of; to a·wait

    Telaffuz