Çaresi yoksa katlanmak gerekir.
- What can't be cured must be endured.
Hayatta birçok zorluklara katlanmak zorundasın.
- You have to endure a lot of hardships in life.
Bu köprü uzun süre dayanamaz.
- This bridge will not endure long.
Tom gözlerini sık biçimde kapattı ve acıya dayandı.
- Tom closed his eyes tightly and endured the pain.
Keith Richards' popularity endured for decades.