Çaresi yoksa katlanmak gerekir.
- What can't be cured must be endured.
Fransız palavralarına katlanmak zordur.
- It's hard to endure the boastings of the French.
Bu köprü uzun süre dayanamaz.
- This bridge will not endure long.
Göçmenler fiziksel ve ruhsal acıya dayandılar.
- The emigrants have endured physical and mental pain.