to confess as true; to acknowledge

listen to the pronunciation of to confess as true; to acknowledge
İngilizce - Türkçe

to confess as true; to acknowledge teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

knowledge
{i} bilgi

Japon öğrencilerinin genel kültür bilgisinden etkilendim. - I was impressed by the general knowledge of Japanese students.

Gençlik ve cinsiyetiyle ilgili bilgi işine karşı bir ön yargıya sebep olmasın diye Bayan Cockburn adını gizledi. - Mrs Cockburn concealed her name lest the knowledge of her sex and youth should produce a prejudice against her work.

knowledge
kanaat
knowledge
to my knowledge bildiğim kadar
knowledge
enformasyon
knowledge
{i} bilim

Tek gerçek bilim, gerçeklerin bilgisidir. - The only real science is the knowledge of facts.

Bilimsel bilginin her artışıyla insanın kötülük için gücü iyilik için gücü gibi aynı oranda artırılır. - With every increase of scientific knowledge, man's power for evil is increased in the same proportion as his power for good.

knowledge
intuitive knowledge hisle edinilen bilgi
knowledge
{i} anlama
knowledge
take knowledge of biri hakkında anlamak
knowledge
{i} haber

Mary annesinden habersiz kek yaptı. - Mary made a cake without her mother's knowledge.

knowledge
{i} irfan
knowledge
bildiğime göre
knowledge
eski cinsi münasebet
knowledge
{i} tecrübe

Onun bilgisi ve tecrübesi var. - He has knowledge and experience.

knowledge
{i} malumat
knowledge
this branch of knowledge ilmin bu dalı
İngilizce - İngilizce
knowledge

Then went oute to hym Jerusalem, and all Jury, and all the region rounde aboute Jordan, and were baptised of hym in Jordan, knoledging their synnes.

to confess as true; to acknowledge