Oğlunun davranışından utanıyor.
- He is ashamed of his son's conduct.
Ona davranışı için hesap soruldu.
- She was asked to account for her conduct.
Polonyalı arkeologlar Sudan'da bilimsel çalışmalar yürütmektedirler.
- Polish archaeologists are conducting scientific studies in Sudan.
Astronot uzay mekiğinde birçok deneyler yapmak zorunda kaldı.
- The astronaut had to conduct many experiments in the space shuttle.
Polonyalı arkeologlar Sudan'da bilimsel çalışmalar yürütmektedirler.
- Polish archaeologists are conducting scientific studies in Sudan.
Griffith'in orkestrayı dahice yönettiğini düşünüyorum.
- I think Griffith conducts the orchestra brilliantly.
O işini çok iyi yönetir.
- He conducts his business very well.
Valentina Tereshkova, Vostok 6'ya pilotluk yaptı ve uzayda ilk kadın oldu.
- Valentina Tereshkova piloted Vostok 6 and became the first woman in space.
Polonyalı arkeologlar Sudan'da bilimsel çalışmalar yürütmektedirler.
- Polish archaeologists are conducting scientific studies in Sudan.
Yürütecek bir soruşturmam var.
- I have an investigation to conduct.
Bu toplantıların tümü İngilizce olarak idare edilmektedir.
- All of these meetings are conducted in English.
he conducted himself well.
... their approach to their own conduct, and liberal in conduct they expect from others, a venerable ...