to come to; to reach; to attain to

listen to the pronunciation of to come to; to reach; to attain to
İngilizce - Türkçe

to come to; to reach; to attain to teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

touch
{f} dokunmak

Bu yılan dokunmak için güvenli midir? - Is this snake safe to touch?

Küçük çocuklar her şeye dokunmak ister. - Little children like to touch everything.

touch
tesir etmek
touch
aldatmak
touch
{i} az bir derece/miktar: He has a touch of fever. Azıcık ateşi var. There's a touch a sore spot/point hassas bir konuya/noktaya dokunmak
touch
{f} incitmek
touch
{f} yetmek
touch
{f} teğet geçmek
touch
{i} dokunuş

Benim soğuk bir dokunuşum var. Bu çok kötü. - I've a touch of a cold. That's too bad.

touch
elleme
touch
az bir derece/miktar
touch
kıyaslanmak
touch
elini sürmek
touch
eline su dökmek
touch
taç
touch
kullanmak
to come to
gelinmek
to come to
gelmek

Tom Mary'nin onun partisine gelmek istediğini duyduğunda gerçekten memnun oldu. - Tom was really glad to hear that Mary wanted to come to his party.

Ebeveynlerimin evine gelmek ister misin? - Would you like to come to my parents' house?

touch
bahsetmek
touch
(Tıp) Tuşe
touch
sözünü etmek
touch
çalmak
touch
{i} temas

Ben seninle temas kuracağım. - I will get in touch with you.

O, ırkçı gruplarla temas halinde olduğunu mahkemede itiraf etti. - He confessed in court that he was in touch with racist groups.

İngilizce - İngilizce
touch
to come to; to reach; to attain to