Güneş onun cildini bronzlaştırdı. - The sun has bronzed her skin.
Güneş onun cildini bronzlaştırdı.
The sun has bronzed her skin.
O bir bronz madalya kazandı. - She won a bronze medal.
O bir bronz madalya kazandı.
She won a bronze medal.
Biz bronz madalya kazandık. - We won the bronze medal.
Biz bronz madalya kazandık.
We won the bronze medal.
His skin began to bronze as he worked in our garden each day.