Tom topuzu çevirdi ve açmak için kapıyı itti.
- Tom turned the knob and pushed the door open.
Eve vardığında Tom'un her gün yaptığı ilk şey TV'yi açmaktır.
- The first thing Tom does every day when he gets home is turn on the TV.
Gelmek için söz verdiği halde Bay Smith henüz dönmedi.
- Mr Smith has not turned up yet though he promised to come.
Ağaçların yaprakları sonbaharda sarıya döner.
- The leaves of the trees turn yellow in fall.
O, bu elbiseyi giydiği zaman beni heyecanlandırır.
- He turns me on when he wears those clothes.
O, aşkını heyecanlandırdı.
- She turned on her lover.
Şimdi geri dönmek için çok geç.
- It's too late to turn back now.
Geri dönmek zorundayız.
- We have to turn back.
Direksiyonu döndürmek arabayı döndürür.
- Turning the steering wheel makes the car turn.
Şarkı söyleme sırası senin.
- It's your turn to sing.
Odayı temizleme sırası benimdi.
- It was my turn to clean the room.
Tom çoğunlukla dönüş sinyalini kullanmayı unutur.
- Tom often forgets to use his turn signal.
Bu tırtıl harika bir kelebeğe dönüşecek.
- This catterpillar will turn into a beautiful butterfly.
The hillside behind our house isn't generally much to look at, but once all the trees turn it's gorgeous.