Her şey değişmek üzere.
- Everything's about to change.
İnsanları değiştiremezsin. Onlar kendileri değişmek zorundalar.
- You can't change people. They have to change themselves.
Otoban geçiş ücretini ödemen için tam değişime sahip olmalısın.
- You need to have exact change to pay the toll of the expressway.
Gençler değişime kolayca uyum sağlarlar.
- The young adapt to change easily.
Herhangi bir değişiklik var mı?
- Have there been any changes?
İnsan cildi sıcaklık değişikliklerine karşı çok duyarlıdır.
- Man's skin is very sensitive to temperature changes.
Onu değiştirmek istiyorum.
- I want to change that.
Tren geç vardığı için onlar programını değiştirmek zorunda kaldılar.
- They had to change their schedule because the train arrived late.
Para üstünüzü unuttunuz.
- You have forgotten your change.
O, para üstünü bana geri verdi.
- He gave me back the change.
Yanında bozuk para var mı?
- Do you have small change with you?
Üzgünüm, daha küçük bozuk param yok.
- I'm sorry, I don't have smaller change.
Biraz para bozdurmak istiyorum.
- I'd like to change some money.
Tom cebinden demir para çıkardı ve onu adama verdi.
- Tom took some change out of his pocket and gave it to the man.
Tom konu üzerinde uzun süre düşündükten sonra fikrini değiştirdi.
- Tom changed his mind after thinking over the matter for a long time.
Mary üzerine güzel bir elbise giydi.
- Mary changed into a very nice dress.
İspanyolcada, değişiklikleri ve dönüşümleri göstermek için birçok farklı ifadeler vardır.
- In Spanish, there are many different expressions to indicate changes and transformations.
Tom bir değişiklik yapmak istedi.
- Tom wanted to make a change.
Sadece bir değişiklik yapmak istedim.
- I just wanted to make a change.
Bebeğin bez değişimine ihtiyacı var.
- The baby needs a diaper change.
İklim değişimi, iç savaş,finansal zorluk ve altyapısal kaosun hepsi bu ülkede karışıklığa neden olmuştu.
- Climate change, civil war, financial hardship, and infrastructural chaos have all caused turmoil in this country.
Kullanım koşulları haber verilmeksizin değiştirilebilir.
- Terms of use may be changed without notice.
Fiyatlar önceden haber verilmeksizin değiştirilebilir.
- Prices are subject to change without notice.
Para üstünüzü unuttunuz.
- You have forgotten your change.
Kartını ya da para üstünü makinede unutmamak için lütfen dikkatli ol.
- Please be careful not to forget your card or your change in the machine.
Tebdilimekânda ferahlık vardır.
- A change of scenery would provide comfort.
Yanında bozuk para var mı?
- Do you have small change with you?
Bozuk paramı genellikle masamın çekmecesine atarım.
- I usually toss my loose change into my desk drawer.
On bin yeni dolara çevirmek istiyorum.
- I want to change ten thousand yen to dollars.
O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
- That'll change nothing.
O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
- That will change nothing.
O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
- That'll change nothing.
O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
- That won't change anything.
Çoğumuz ebeveynlerimiz ve büyük ebeveynlerimizden önemli ölçüde daha varlıklı olmamıza karşın, onu yansıtan mutluluk seviyeleri değişmemiştir.
- While most of us are significantly better off financially than our parents and grandparents, happiness levels haven't changed to reflect that.
Geçmiş sadece bilinir, değişmez. Gelecek ise sadece değişir, bilinmez.
- The past can only be known, not changed. The future can only be changed, not known.
Hükümet temel değişiklikler yapmalı.
- The government must make fundamental changes.
Ben taslakda bazı değişiklikler yapmak istiyorum.
- I'd like to make some changes in the draft.
Para değiştirmek istiyorum.
- I would like to change money.
Nerede para değiştirmek için bir yer bulabilirim?
- Where can I find a place to change money?
After a brisk walk, I washed up and changed my shirt.
The clowns changed into their costumes before the circus started.
I had to change the wording of the ad so it would fit.
A customer who pays with a 10-pound note for a £9 item receives one pound in change.
Can I get change for this $100 bill please?.
The train journey from Bristol to Nottingham includes a change at Birmingham.
The product is undergoing a change in order to improve it.
I would give any thing to change a word or two with this person.
... change how things work. ...
... doesn't change just because we have Facebook, or just because we can track user behavior ...