Meydan okumak için hazırım.
- I'm up for the challenge.
Meydan okumaktan hoşlanıyorum.
- I enjoy the challenge.
Bu bir meydan okuma olur.
- That would be a challenge.
Bu bir meydan okuma olacak.
- It's gonna be a challenge.
İklim değişikliği en büyük sorunumuzdur.
- Climate change is our greatest challenge.
Tom'un sorununu güçlükle reddedebildim.
- I could hardly refuse Tom's challenge.
Fransız hükümeti, ulusal bütçeyi vergi mükelleflerinin dengelemesi için meydan okuyan online bir oyunu piyasaya sürdü.
- The French government has launched an online game that challenges taxpayers to balance the national budget.
Tom bir meydan okuma ile karşı karşıya.
- Tom is facing a challenge.
Özellikel astım veya astım şüphesi olan insanlarda metakolin veya histamin solutularak solunum fonkisyon testleri yapılmasına "challenge" adı verilir.
İtirazını kabul ediyorum.
- I accept your challenge.
Tom benim itirazımı kabul etti.
- Tom accepted my challenge.
Tom'u bir yarışa davet ettim.
- I challenged Tom to a race.
Tom Mary'nin bir tenis maçına davetini kabul etti.
- Tom accepted Mary's challenge to a tennis match.
We're still waiting to hear how the court rules on our challenge of the arbitrator based on conflict of interest.
Consanguinity in direct line is a challenge for a judge when he or she is sitting cases.
... It was a new challenge. ...
... challenge. But I think that there are good reasons to treat users as having rights to ...