to cause; to bring about; to produce

listen to the pronunciation of to cause; to bring about; to produce
İngilizce - Türkçe

to cause; to bring about; to produce teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

frame
çerçeve

Onlar pencere çerçevelerini sarıya boyadı. - They painted the window frames yellow.

Bunlar hoş çerçeveli iki resimdir. - These are two pictures with a nice frame.

frame
{i} yapı

Bu, plastikten yapılmış bir resim çerçevesi. - This is a picture frame made of plastic.

Bütün iskelet demirden yapıldı. - The whole framework was made of iron.

frame
argo yalan yere suç yüklemek
frame
{i} çizgi roman
frame
(Askeri) KARE, FİLM KARESİ: Seri halindeki fotoğraflardan herhangi biri
frame
mizaç
frame
(Tıp) çevrelemek
frame
çerçevelemek
frame
gövde
frame
uydurma kanıtlarla suçsuz birini suçlu göstermek ya da mahkum ettirmek
frame
(Denizcilik) Posta
frame
(Mühendislik) iskelet, çerçeve, şasi, gövde
frame
(Havacılık) Bir hava ya da deniz aracının iskeleti, kaburga
frame
{f} ifade etmek
frame
{i} çerçeve; (pencereye/kapıya ait) kasa; telaro
frame
(Tekstil) germe makinesi
frame
{i} (binaya ait) iskelet, karkas
frame
{i} (vücuda ait) bünye, yapı
frame
{f} iş çevirmek
frame
(İnşaat) şasi çerçevesi
İngilizce - İngilizce
frame
to cause; to bring about; to produce