O, çok geçmeden tövbe etti.
- He came to repent before long.
Kısa zevk, uzun tövbe.
- Short pleasure, long repentance.
Tövbe etmek için çok geç.
- It is too late to repent.
Sen çarmıhta pişman olacaksın.
- You'll repent at the cross.
İyice düşünmeden evlenirsen düşünmeye vakit bulunca pişman olursun.
- Marry in haste, repent in leisure.