Sami sakin olmak zorunda.
- Sami has to calm down.
Sakin olmak zorundasın.
- You have to calm down.
Sami sakin olmak zorunda.
- Sami has to calm down.
Sakin olmak için gözlerimi kapattım.
- I closed my eyes to calm down.
Bir içkinin beni sakinleştirmeye yardımcı olacağını düşünüyorum.
- I think a drink would help me calm down.
Sanırım çantamda biraz sakinleştirici var.
- I guess I have some tranquilizers in my bag.
Ona sakinleştirici verdin mi?
- Did you give her the tranquilizer?
Calm down before you hurt somebody.