Kalem körelmiş. Keskinleştirmeye ihtiyacı var.
- The pencil is blunt. It needs sharpening.
Açık söylemek gerekirse, o yanılıyor.
- To put it bluntly, he's mistaken.
Hiç kimse bunu çok açıkça söylemeyecek ama bunun özü odur.
- Nobody will say it so bluntly, but that is the gist of it.
Dan Matt'i kör ve duyarsız olduğu için sevmiyor.
- Dan dislikes Matt because he's blunt and insensitive.
Bıçak o kadar kördü ki onunla eti kesemedim ve çakıma başvurdum.
- The knife was so blunt that I could not cut the meat with it and I resorted to my pocket knife.
Hiç kimse bunu çok açıkça söylemeyecek ama bunun özü odur.
- Nobody will say it so bluntly, but that is the gist of it.
... And the military, hey, let's be blunt about this. The military sees the importance of ...
... stuff like that. And then you hit freshman physics. Let me blunt. We physicists flunk ...