Annem bana terbiyeli davranmak zorunda olduğumu söyledi.
- My mother told me I have to behave myself.
O öyle davranmak için çıldırmış olmalı.
- He must be crazy to behave like that.
Kilisede terbiyeli olmak zorundasın.
- You have to behave in the church.
Erkek çocuklar terbiyeli olmak için eğitilebilirler.
- Boys can be trained to behave.
Düşünmeden hareket etme.
- Don't behave lightly.
Daha iyi davranmaya çalışmalısın.
- You should try to behave better.
Genç insanlar o şekilde davranmaya eğilimlidir.
- Young people are apt to behave that way.
Tell me you will behave and stay here with your father until I return.
Tom'un davranış şekli ile ilgili çok sayıda şikâyetler olmuştur.
- There have been a lot of complaints about the way Tom behaves.
O, adi davranış sergiledi.
- He behaved in a cheap manner.
who his limbs with labours, and his mind / Behaues with cares, cannot so easie mis.
You need to behave yourself, young lady.
My laptop has been behaving erratically ever since you borrowed it.
His mother threatened to spank him if he didn't behave.
... behave generously or pro-socially ...
... behave on the network is a very important thing. ...