Nehir o noktada sığdı.
- The river was shallow at that point.
Havuz yüzülemiyecek kadar çok sığ.
- The pond is too shallow for swimming.
Tom sığ yerlerde su sıçratmaya gitti.
- Tom went splashing through the shallows.
Tom çok yüzeysel, değil mi?
- Tom is very shallow, isn't he?
Tom yüzeysel, değil mi?
- Tom is shallow, isn't he?