Hayalinin gerçekleşeceği gün kesin gelecek.
- The day is sure to come when your dream will come true.
O, kesinlikle yarın gelecek.
- He is sure to come tomorrow.
Şüphesiz, o bir şoktu.
- It was a shock, to be sure.
Şüphesiz o iyi bir adam ama güvenilir değil.
- He is a good fellow, to be sure, but he isn't reliable.
O elbette toplantıdaydı ama uyuyordu.
- He was at the meeting, to be sure, but he was asleep.
O ünlü bir adam, elbette ben ondan hoşlanmıyorum.
- He is a famous man, to be sure, but I don't like him.
Tom'un burada olmayı planladığından emin olmak istedim.
- I wanted to be sure Tom was planning to be here.
Tom'un ne yapması gerektiğini bildiğinden emin olmak istiyorum.
- I want to be sure Tom knows what he's supposed to do.
... So I want to make sure to give her a call right ...
... And we've made sure to give you choice. ...