Sağanak yağmur nedeniyle maç durduruldu.
- The match was stopped due to a thunderstorm.
İçeriye giren bayan ve köpeği kapıda görevli tarafından durduruldu.
- The lady and her dog that were entering at the gate were stopped by the gatekeeper.
Ağaç büyümeyi durdurdu.
- The tree stopped growing.
O, sigara içmek için durdu.
- She stopped to smoke.
Saatim durmuştu, bu yüzden saati bilmiyordum.
- My watch stopped, so I didn't know the time.
Bir gökkuşağı belirmeden önce, hemen hemen yağmur durmuştu.
- Scarcely had the rain stopped before a rainbow appeared.
... is stopped dead in its tracks. ...
... SAL KHAN: So the whole line was stopped? ...