O, Alex'e her konuşmasında bir ceviz verme yerine, onu sadece özellikle ceviz dediğinde verecekti.
- Instead of giving Alex a nut each time he said something, she'd only give it when he specifically said nut.
Özellikli bilgi istiyorum.
- I want specific information.
Genler DNA'nın belirli bir sıralanmasından oluşur.
- Genes consist of a specific sequence of DNA.
Tom belirli tarihlerden söz etmedi.
- Tom didn't mention specific dates.
O senin için yeterince spesifik mi?
- Is that specific enough for you?
Daha spesifik olur musun?
- Can you be more specific?
Bundan daha kendine özgü olmak zorundasın.
- You have to be more specific than that.
Merkezin hedefi, diğer ülkelerden gelen gençleri belli bir zaman aralığında eğitmek olmalıdır.
- The goal of the center should be to train young people from other countries within a specific time period.
Özellikli bilgi istiyorum.
- I want specific information.
Hiçbir şey çok belirgin değildi.
- Nothing was very specific.
Özellikli bilgi istiyorum.
- I want specific information.
O, Alex'e her konuşmasında bir ceviz verme yerine, onu sadece özellikle ceviz dediğinde verecekti.
- Instead of giving Alex a nut each time he said something, she'd only give it when he specifically said nut.
O, onun tuhaf davranışı için özel bir açıklama yapmadı.
- He offered no specific explanation for his strange behavior.
Biraz daha açık olur musun?
- Could you be more specific?
Ben küçükken, anneannem özellikle kirpi için küçük bir kase süt koyardı.
- When I was little, my grandmother would put out a small bowl of milk specifically for hedgehogs.
Konferansçı genel olarak Amerikan edebiyatı ve özellikle Faulkner hakkında konuştu.
- The lecturer spoke generally about American literature and specifically about Faulkner.
... internet-specific laws, fostering innovation and ...
... And then we can even show country specific revenue. ...