to be reaching something that had been ahead

listen to the pronunciation of to be reaching something that had been ahead
İngilizce - Türkçe

to be reaching something that had been ahead teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

catch up
yetişmek

O, diğer üyelere yetişmek için çok hızlı koştu. - She ran very fast to catch up with the other members.

Ona yetişmek için adımlarımı hızlandırdım. - I quickened my steps to catch up with her.

catch up
(deyim) catch up(on /with sth.) yetismek,geri kalmamak
catch up
(Bilgisayar) yakala

Tom komadan çıktıktan sonra diğer öğrencilerin seviyesini yakalayamadı. - Tom couldn't catch up with the other students after he came out of his coma.

Tom'u yakalamaya çalışmalıyım. - I should try to catch up with Tom.

catch up
yetiş

Ona yetişmek için adımlarımı hızlandırdım. - I quickened my steps to catch up with her.

Sen ilerle ve ben sana daha sonra yetişirim. - You walk on and I will catch up with you later.

catch up
on (arada olup biteni) öğrenmek
catch up
catch up with: -e yetişmek: "He's so far ahead of me İ can't possibly catch up with him. - Benden o kadar ileride ki ona yetişmemin imkânı yok."
catch up
catch up on: (arada olup biteni) öğrenmek
catch up
on (biriken işleri, ertelenmiş veya ihmal edilmiş bir işi) yapmak
catch up
with: -e yetişmek: "He's so far ahead of me İ can't possibly catch up with him. - Benden o kadar ileride ki ona yetişmemin imkânı yok."
catch up
on: (biriken işleri, ertelenmiş veya ihmal edilmiş bir işi) yapmak
catch up
catch up on: (biriken işleri, ertelenmiş veya ihmal edilmiş bir işi) yapmak
catch up
on: (arada olup biteni) öğrenmek
catch up
büyülemek
catch up
with -e yetişmek: He's so far ahead of me I can't possibly catch up with him. Benden o kadar ileride ki ona yetişmemin imkânı yok
catch up
etkilemek
catch up
bilgilendirmek
catch up
kapıp kaçmak
catch up
geri kalmamak
catch up
on
İngilizce - İngilizce
catch up
to be reaching something that had been ahead

    Heceleme

    to be reaching some·thing that had been a·head

    Türkçe nasıl söylenir

    tı bi riçîng sʌmthîng dhıt häd bın ıhed

    Telaffuz

    /tə bē ˈrēʧəɴɢ ˈsəmᴛʜəɴɢ ᴛʜət ˈhad bən əˈhed/ /tə biː ˈriːʧɪŋ ˈsʌmθɪŋ ðət ˈhæd bən əˈhɛd/