Bir zamanlar şampiyonluk için ona rakiptim.
- I once rivaled him for the championship.
Rakip bir şirket tarafından Tom'un işine son verildi.
- Tom was hired away by a rival company.
O anda Boston'da olmak müthiş heyecan vericiydi.
- It was tremendously exciting to be in Boston at that time.
O, öğle yemeğinde zamanında olmak için babasına söz verdi.
- She promised her father to be in time for lunch.
İyi kaliteli şarap söz konusu olduğunda hiçbir ülke Fransa'ya rakip olamaz.
- When it comes to good quality wine, no country can rival France.