Ben işleri karıştırmak istemiyorum.
- I don't want to stir things up.
Haber heyecan yaratıyor.
- The news is creating a stir.
Haber büyük bir heyecan yarattı.
- The news caused a huge stir.
Güveci karıştırmayı unutma.
- Don't forget to stir the stew.
Pilavı karıştırmazsan onu yakarsın.
- If you don't stir the rice, it will burn.
The friends of the unfortunate exile, far from resenting his unjust suspicions, were stirring anxiously in his behalf. — Charles Merivale.