to be in charge of

listen to the pronunciation of to be in charge of
İngilizce - Türkçe
sorumlu olmak
direct
yöneltmek
direct
{f} yönlendirmek

Trafik ışıkları trafiği yönlendirmek için kullanılır. - Traffic lights are used to direct traffic.

direct
yönetmek

Sami bir film yönetmek istiyordu. - Sami wanted to direct a film.

direct
direkt

Tom'a direkt bir emir verdim ama umursamadı. - I gave Tom a direct order, but he ignored it.

Bu Londra'ya giden direkt bir yoldur. - This is a direct road to London.

be in charge of
(Fiili Deyim ) -a bakmak , nezaret etmek , görevli olmak , -den sorumlu olmak
in charge of
sorumlu

Bayan Sato benim sınıfın sorumlusudur. - Miss Sato is in charge of my class.

Tom olaydan sorumlu komitede. - Tom is on the committee in charge of the event.

direct
{f} idare etmek
be in charge
(of) -in sorumlusu olmak, -e bakmak: Who's in charge here? Buraya kim bakıyor?
be in charge of
sorumlu olmak
be in charge of
sorumlusu olmak
direct
{s} kestirme

Tom'un kötü bir yön kestirme yeteneği var. - Tom has a poor sense of direction.

be in charge
bakmak
be in charge
sorumlusu olmak
be in charge
sorumlu olmak
be in charge of
bakmak
direct
adres yazmak gönderiye
in charge of
(deyim) gözetimi altında
in charge of
(deyim) sorumluluğunda
in charge of
yetkisiyle
in charge of
sorumlu olmak
to be in charge
bakmak
to be in charge
sorumlu olmak
direct
emretmek
direct
tereddütsüz
direct
yolu tarif etmek
in charge of
-den sorumlu
in charge of
in yetkisiyle
in charge of
-in sorumlusu
to be in
olmak

O anda Boston'da olmak müthiş heyecan vericiydi. - It was tremendously exciting to be in Boston at that time.

O, öğle yemeğinde zamanında olmak için babasına söz verdi. - She promised her father to be in time for lunch.

be in charge of
başında olmak
direct
{f} komuta etmek
direct
{s} doğrudan doğruya

Doğrudan doğruya Tom'la konuşabilir miyiz? - Can we talk to Tom directly?

Bu cümleler doğrudan doğruya bağlantılı değildir. - These sentences are not directly linked.

direct
{f} direktif vermek
direct
doğrultmak
direct
{s} direkt, doğrudan, dolaysız
direct
{s} açık

Umarım yol tariflerim açıktı. - I hope my directions were clear.

Anlamıyorum; daha açık olmak zorundasın. - I don't understand; you have to be more direct.

direct
(sıfat) direkt, doğru, doğrudan doğruya; dolaysız; kestirme; açık; anlaşılır; dürüst; güneş çevresinde doğudan batıya dönen
direct
duraklamadan
in charge of
yükümlü

Bu şirkette çalışan kadınlardan yükümlü olacaksın. - You'll be in charge of the women working in this factory.

Bir kaptan, gemisinden ve ekibinden yükümlüdür. - A captain is in charge of his ship and its crew.

in charge of
(Fiili Deyim ) -ın gözetimi altında
in charge of
-in yetkisiyle
to be in charge
başta/ında bulunmak
İngilizce - İngilizce
direct-
direct
to be in charge of

    Türkçe nasıl söylenir

    tı bi în çärc ıv

    Telaffuz

    /tə bē ən ˈʧärʤ əv/ /tə biː ɪn ˈʧɑːrʤ əv/

    Videolar

    ... charge of what's running on it, at least as between you and corporations, or you and the ...
    ... But we are not in charge of maintaining or trying to build ...