Seni neşelendirmek istiyorum.
- I want to cheer you up.
Çocuk muhtemelen ebeveynlerini neşelendirmek için yalan söyledi.
- The boy told a lie, probably to cheer up his parents.
O her zaman neşeli ve güler yüzlüdür.
- She is always cheerful and smiling.
Neşelen! Yakında her şey iyi olacak.
- Cheer up! It will soon come out all right.
İlerde ne olmak istiyorsun?
- What do you want to be in the future?
O anda Boston'da olmak müthiş heyecan vericiydi.
- It was tremendously exciting to be in Boston at that time.
Annem, kaygısız, neşeli ve iyi huyludur.
- My mother is carefree, cheerful and good-natured.
O ona yarın asılacaksın dedi. Bunu duymak kesinlikle onu teselli etmedi.
- They told him: Tomorrow you are to be hanged. Hearing that did not exactly cheer him.
Tom'un biraz teselliye ihtiyacı var.
- Tom needs a little cheering up.