Ben azami sürat yapıyorum.
- I'm doing the speed limit.
Son sürat gitmek istiyorum.
- I want to go full speed.
Hız sınırının üzerine geçmeyin.
- Don't go over the speed limit.
Tom yüksek hızla dar tünelden geçti.
- Tom drove through the narrow tunnel at high speed.
Tom süreci hızlandırmak için elinden geleni yaptı.
- Tom did his best to speed up the process.
Most people, faced with a decision, will choose the most expedient option.
They increased profits by the simple expedient of selling a smaller bottle for the same price.