to be equal to, to have the same value as

listen to the pronunciation of to be equal to, to have the same value as
İngilizce - Türkçe

to be equal to, to have the same value as teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

equal
{s} eşit

Her şahıs memleketin kamu hizmetlerine eşitlikle girme hakkını haizdir. - Everyone has the right of equal access to public service in his country.

Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır. - Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work.

equal
denk
equal
aynı düzeyde olmak
equal
eşittir

Allah önünde bütün insanlar eşittir. - All men are equal before God.

Bir artı iki üçe eşittir. - One plus two is equal to three.

equal
yenişememek
equal
akran
equal
{f} eşit ol

Kazanmak için ister Lions'ları ister Tiger'ları seç, sonucu şansa bağlıdır. Çünkü her iki takım eşit olarak güçlüdür. - Whether you pick the Lions or Tigers to win, the result will be a toss-up because both teams are equally strong.

Esperanto ile diğer ülkelerden gelen insanlarla eşit olarak iletişim kurabilirsiniz. - With Esperanto you can communicate equally with people from other countries.

equal
-e eşit olmak
equal
{f} yetişmek
equal
{s} aynı

Üniversite öğrencilerinin sıkı çalışmaları gerekir, ama aynı derecede onların aktif bir sosyal yaşam için de zaman ayırmaları gerekir. - College students should study hard, but equally they should also make time for an active social life.

Onlar aynı derecede zor taleplerde bulundular. - They made equally tough demands.

equal
{s} dengeli
equal
{s} başabaş
equal
{f} bir olmak
equal
{i} emsal
equal
aynı miktarda
equal
Şehirler aynı büyüklü
equal
yeterli/eşit
equal
{s} yeterli

O, görev için yeterli değildir. - He is not equal to the task.

equal
{s} hayır demez
İngilizce - İngilizce
equal
to be equal to, to have the same value as