Tom başkasına güvenmek istemedi.
- Tom didn't want to rely on anyone else.
Koum'un ailesi Ukrayna'dan Amerika Birleşik Devletlerine göç ettikten sonra yemek fişlerine güvenmek zorundaydı.
- Koum's family had to rely on food stamps after emigrating from Ukraine to the United States.
Ulaşım için ona güvenebileceğinizi biliyorum.
- I know you can rely on him for transportation.
Kesinlikle ona güvenebilirsiniz.
- You can certainly rely on him.
Planında olmak istiyorum.
- I want to be in your plan.
O, öğle yemeğinde zamanında olmak için babasına söz verdi.
- She promised her father to be in time for lunch.
I know I can rely on you.
... more confident in it. ...