Eğer benim tavsiyemi dinleseydin böyle bir çıkmaz içinde olmazdın.
- If you had followed my advice, you wouldn't be in such a fix now.
Kendimi korkunç bir çıkmazda buldum.
- I found myself in a terrible fix.
Düzeltilmesi gereken bir şey gördün mü?
- Did you see anything that needs to be fixed?
He got caught breaking into lockers, so a couple of guys fixed him after work.