to assert to a computer that an exceptional condition must be handled

listen to the pronunciation of to assert to a computer that an exceptional condition must be handled
İngilizce - Türkçe

to assert to a computer that an exceptional condition must be handled teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

interrupt
{f} sözünü kesmek

Üzgünüm, amacım sözünü kesmek değildi. - Sorry, I didn't mean to interrupt.

Konuşurken birinin sözünü kesmek kibarlık değildir. - It is not polite to interrupt someone while he is talking.

interrupt
kesmek

Konuşurken birinin sözünü kesmek kibarlık değildir. - It is not polite to interrupt someone while he is talking.

Üzgünüm, sözünüzü kesmek istemedim. - Sorry, I didn't mean to interrupt you.

interrupt
{f} sekte vurmak
interrupt
{f} söze karışmak

Söze karışmaktan nefret ederim ama bir şey söylemem gerekiyor. - I hate to interrupt, but I need to say something.

interrupt
{f} yarıda kesmek

Tom yarıda kesmek için ağzını açtı. - Tom opened his mouth to interrupt.

interrupt
{f} engellemek

Onları engellemek istemiyorum. - I don't want to interrupt them.

interrupt
araya girmek
interrupt
sekteye uğratmak
interrupt
lafa karışmak
interrupt
(sözünü) kesmek
interrupt
kesinti, kesilme kesmek
interrupt
ara ver

Öğle yemeği için toplantıya ara verdiler. - They interrupted the meeting for lunch.

Telefona cevap vermek için işine ara verdi. - He interrupted his work to answer the phone.

interrupt
akışını durdurmak
interrupt
aralık açmak
interrupt
arasını kesmek
interrupt
{f} (birinin) sözünü kesmek
interrupt
interr
interrupt
interruptedly aralıklarla
interrupt
interruptive arayı kesici
İngilizce - İngilizce
interrupt

The packet receiver circuit interrupted the microprocessor.

to assert to a computer that an exceptional condition must be handled

    Heceleme

    to as·sert to a com·put·er that an ex·cep·tion·al con·di·tion must be han·dled

    Türkçe nasıl söylenir

    tı ısırt tı ı kımpyutır dhıt ın îksepşınıl kındîşın mʌst bi händıld

    Telaffuz

    /tə əˈsərt tə ə kəmˈpyo͞otər ᴛʜət ən əkˈsepsʜənəl kənˈdəsʜən ˈməst bē ˈhandəld/ /tə əˈsɜrt tə ə kəmˈpjuːtɜr ðət ən ɪkˈsɛpʃənəl kənˈdɪʃən ˈmʌst biː ˈhændəld/