Mary bebek kız kardeşine karşı çok kibardır.
- Mary is very gentle with her baby sister.
Sir Harold kibar bir İngiliz beyefendisi.
- Sir Harold is a fine English gentleman.
Tom sevgi dolu ve şefkatli bir beyefendi.
- Tom is a loving and caring gentleman.
O, kapıyı hafifçe itti.
- She gave the door a gentle push.
Tom, Mary'yi yavaşça itti.
- Tom gave Mary a gentle push.
Uzun kara kış sonunda bitti ve yerini yumuşak ılıman bahara bıraktı.
- The long cruel winter at last came to an end, giving place to a gentle warm spring.
Onun sesi yumuşak ve kibardı.
- His voice was soft and gentle.
Yaşlandıkça, daha hoşgörülü oldu.
- As he grew older, he became gentler.
... will be remembered far longer than any person of wealth or fortune. Einstein's reconceptualization ...
... good for any person. ...