Benim sponsorum benim öneriyi kabul etmek için istekliydi.
- My sponsor was willing to agree to my suggestion.
Onun planını kabul etmekten başka seçenek yoktur.
- There is no choice but to agree to his plan.
Anlaşmak için onu ikna etmeye çalışmak işe yaramaz.
- It is useless to try to persuade him to agree.
Bir barış anlaşması üzerinde anlaşmak için İngiltere'nin hiç acelesi yoktu.
- Britain was in no hurry to agree on a peace treaty.
... to agree to it, you would be for it? ROMNEY: We have – ...
... how we can get governments and everyone to agree to ...