Tom Mary'ye sarıldı ve ona uzun tutkulu bir öpücük verdi.
- Tom hugged Mary and gave her a long, passionate kiss.
Tutkulu olduğun bazı şeyler nedir?
- What are some things you are passionate about?
O çok zeki ve hırslı.
- She is very intelligent and passionate.
Ben işim hakkında hırslıyım.
- I'm passionate about my job.
Çok ihtiraslı bir aşk macerasıydı.
- It was a very passionate love affair.