Kalmaya ve babasının işini sürdürmeye karar verdi.
- He decided to stay and carry on his father's business.
Ben bilardo oynamayı sürdürüyorum.
- I carry on playing pool.
Devam etmekten başka seçeneğimiz yok.
- We have no choice but to carry on.
I really wish you wouldn't carry on like that in public!.