Sakin bir ülkede yaşamak istiyorum.
- I would like to live in the quiet country.
Tom şehirde yaşamak için yeterli para kazanıyor mu?
- Does Tom earn enough money to live in the city?
Sarhoş bir TV sunucusu, canlı yayın esnasında istifra etti.
- A drunk TV presenter vomited during a live broadcast.
Futbol maçı öğleden sonra saat beş'te canlı yayınlanacak.
- The soccer game will be transmitted live at five p.m.
Dan radyoda canlı çaldı.
- Dan played live on the radio.
Benimle Lady Gaga'nın bir canlı konserini seyretmeye gitmek isteyen biri varmı?
- Is there anybody who would like to go see a live concert of Lady Gaga with me?
Kazadan kısa bir süre sonra orada canlı bir hayvan buldular.
- Soon after the accident they found a live animal there.