Tom her şeye kendi yoluyla sahip olmak zorunda.
- Tom has to have everything his own way.
Ben her zaman bir spor arabaya sahip olmak istedim.
- I've always wanted to own a sports car.
Bu, onun kendi çizimi olan bir resimdir.
- This is a picture of her own painting.
Kendi yaşamını riske atarak çocuğu kurtardı.
- He saved the boy at the risk of his own life.
Hiç kimse kendisinin düşmanı değildir.
- Nobody is his own enemy.
O kendisinin en kötü düşmanıdır.
- She is her own worst enemy.
Kendi avukatını edinmek istemediğinden emin misin?
- Are you sure you don't want to get your own lawyer?
Onların kendi çocukları olmadığı için küçük bir kızı evlat edinmeye karar verdiler.
- Since they had no children of their own, they decided to adopt a little girl.
Robotların, kendi kararlarını verebilmelerine olanak tanımak tehlikeli olabilir; çünkü sahiplerine karşı çıkabilirler.
- Allowing robots to take their own decisions can be dangerous, because they can turn against their owner.