to acknowledge or admit the possession or ownership of. (ref 3)

listen to the pronunciation of to acknowledge or admit the possession or ownership of. (ref 3)
İngilizce - Türkçe

to acknowledge or admit the possession or ownership of. (ref 3) teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

own
sahip olmak

Birçok Amerikalının bir otomobile sahip olmak için parası yoktu. - Most Americans did not have the money to own an automobile.

Tom her şeye kendi yoluyla sahip olmak zorunda. - Tom has to have everything his own way.

own
kendi

Kendimi kendi tanrım olarak görüyorum. - I perceive myself as my own god.

Bu, onun kendi çizimi olan bir resimdir. - This is a picture of her own painting.

own
{f} -in sahibi/malı olmak: Do you own this house? Bu evin sahibi siz misiniz?
own
{s} kendisinin

Tom, kendisinin en kötü düşmanı. - Tom is his own worst enemy.

O kendisinin en kötü düşmanıdır. - She is her own worst enemy.

own
{f} edin

Onların kendi çocukları olmadığı için bir kız evlat edinmeye karar verdiler. - Since they had no children of their own, they decided to adopt a girl.

Kendi avukatını edinmek istemediğinden emin misin? - Are you sure you don't want to get your own lawyer?

own
{s} kendine özgü, özel, kendinin, kendi: her own book onun kendi kitabı. a character of its own kendine özgü bir şahsiyet
own
(Ticaret) risk kendi rizikosu
own
malı olmak
own
itiraf etmek
own
tanımak

Robotların, kendi kararlarını verebilmelerine olanak tanımak tehlikeli olabilir; çünkü sahiplerine karşı çıkabilirler. - Allowing robots to take their own decisions can be dangerous, because they can turn against their owner.

own
edin(mek)
own
teslim etmek
own
(Avrupa Birliği) kendi,öz
own
(sıfat) öz, kendisinin
own
{f} kabul etmek, itiraf etmek
own
{f} kabullenmek
own
dili tam ve doğru olarak itiraf etmek
İngilizce - İngilizce
own
to acknowledge or admit the possession or ownership of. (ref 3)