Tom'un şivesiyle alay ettim.
- I made fun of Tom's accent.
Şiven çok iyi. Her zaman İngiliz diye geçinebilirsin.
- Your accent is excellent. You'd pass for an Englishman any time.
Tom Mary'nin aksanına göre onun muhtemelen İrlandalı olduğunu söyleyebiliyordu.
- Tom could tell by Mary's accent that she was probably from Ireland.
Tom Mary'nin aksanına bakarak onun bir yerli olmadığını söyleyebiliyordu.
- Tom could tell by Mary's accent that she wasn't a native speaker.
Aksan işaretini unuttunuz.
- You forgot the accent mark.
Aksan işareti koymayı unutma!
- Don't forget to put an accent mark!
Garip aksanı yüzünden okuldaki diğer çocuklar onunla dalga geçti.
- The other kids at school made fun of him because of his strange accent.
Esperanto'da sondan ikinci hece vurguludur.
- In Esperanto, the second-to-last syllable is accentuated.
Avustralya kelimesinde vurgu nereye düşer?
- Where does the accent fall in the word Australia?
The tender accent of a woman's cry.
At this hotel, the accent is on luxury.
In the word careful, the accent is placed on the first syllable.
... Actually I don't have an accent. ...
... your accent? ...