Tom geldiği yoldan geri dönmek zorunda kaldı.
- Tom had to go back the way he'd come.
Ben oraya dönmek istemiyorum.
- I don't want to go back there.
Tom Boston'a geri gitmek istemiyordu.
- Tom didn't want to go back to Boston.
Boston'a geri gitmek zorunda olduğunu biliyorum.
- I know you have to go back to Boston.
You promised me that you'd pay up today, no going back on your word.