Maria came back into the house shivering, and sat in front of the heater.
- Maria titreyerek eve geri döndü ve ısıtıcının önüne oturdu.
There was a tremble in her voice.
- Onun sesindeki bir titreme vardı.
The timid man trembled with fear.
- Ürkek adam korkuyla titredi.
This could make any girl quiver.
- Bu herhangi bir kızı titretebilir.
I felt my phone vibrate in my pocket.
- Telefonumun cebimde titrediğini hissettim.
When the laundry is not evenly distributed inside the washing machine, it can cause the washing machine to vibrate or even move.
- Çamaşır, çamaşır makinesinde eşit olarak dağıtılmamışsa çamaşır makinesinin titremesine sebep olur ya da hareket etmesine bile neden olur.
You said a word that makes me shudder.
- Beni titreten bir söz söyledin.
Tom shivered involuntarily.
- Tom istemeden titredi.
The mere thought of a snake makes me shiver.
- Bir yılanı sadece düşünmek beni titretiyor.
Maria came back into the house shivering, and sat in front of the heater.
- Maria titreyerek eve geri döndü ve ısıtıcının önüne oturdu.
I wish I could stop shivering.
- Keşke titremeyi durdurabilsem.
His trembling hands belied his calm attitude.
- Titreyen elleri onun sakin davranışını yalanladı.
We felt the ground trembling.
- Yerin titrediğini hissettik.
After one last flicker, the candle went out.
- Son bir titremeden sonra mum söndü.
This fluorescent lamp is starting to flicker. We'll have to replace it.
- Bu floresan lamba titreşmeye başlıyor. Onu değiştirmemiz gerekecek.