It is not necessary to be meticulous.
- Bu titiz olmak için gerekli değil.
He's not a very meticulous guy.
- O çok titiz bir adam değildir.
The argument is rigorous and coherent but ultimately unconvincing.
- Bu tartışma titiz ve tutarlı ama sonuçta inandırıcı.
I suppose everyone thinks I'm being a little too picky.
- Sanırım herkes benim biraz çok fazla titiz olduğumu düşünüyor.
I think you're too picky.
- Sanırım çok titizsin.
Tom can't afford to be choosy.
- Tom titiz olmayı göze alamıyor.
He is very thorough about everything.
- Her şey hakkında çok titizdir.
I should've been more precise.
- Daha titiz olmalıydım.
He did his work painstakingly.
- O, işini titizlikle yaptı.
I lost everything I had so painstakingly collected over the years.
- Yıllarca çok titizlikle topladığım her şeyi kaybettim.
That old man is a fussy eater.
- O yaşlı adam titiz bir yiyicidir.
A fussy referee can ruin a bout.
- Titiz bir hakem maçı bozabilir.
I think Tom is finicky.
- Tom'un titiz olduğunu düşünüyorum.
Tom isn't as finicky as he used to be.
- Tom eskiden olduğu kadar titiz değil.
Tom is very particular about his food.
- Tom yiyeceği hakkında çok titiz.
Don't worry, Mom. He isn't particular about food. He eats anything.
- Endişelenme anne. O yemek hakkında titiz değil. O her şey yer.
I used to be a bit more fastidious.
- Ben biraz daha titizdim.
He's very fastidious when it comes to booking trips.
- O gezileri rezervasyona gelince çok titizdir.
We should weigh the options carefully before making a decision.
- Bir karar vermeden önce seçenekleri titizlikle düşünüp taşınmalıyız.
He was critical of me.
- O benim hakkımda titizdi.