Yorgun olmama rağmen sıkı çalışacağım.
- Though I am tired, I will work hard.
Kırsaldaki yürüyüşünden sonra yorgun hissettiği için şekerleme yaptı.
- Feeling tired after his walk in the country, he took a nap.
Sen hiçbir şey yapmamaktan dolayı bıkkınsın.
- You are tired from doing nothing.
Tembellik, yorulmadan önce dinlenme alışkanlığından başka bir şey değildir.
- Laziness is nothing more than the habit of resting before you get tired.
Onların hepsi bitkindi.
- They were all tired out.
Bitkin gibi görünüyorsun.
- You look like you're tired.
Ben gerçekten yorgunum ve erken uyumak istiyorum.
- I'm really tired and want to go to bed early.
Yürüyemeyecek kadar çok yorgunum.
- I'm too tired to walk.
Eski tekerlekleri yenisiyle değiştir.
- Replace the old tires with new ones.
Lastikleri kontrol eder misin?
- Could you check the tires?
Ben lastikleri değiştirmek zorundayım.
- I have to change tires.
Uzun yürüyüşümüzden sonra halsiz düşmüştük.
- We were tired out after our long walk.
Hizmetçi ev rutininden tamamen bıkmıştı.
- The maid was totally tired of her household routine.
O sadece beklemekten bıkmış.
- He's just tired of waiting.
Uzun yürüyüşümüzden sonra halsiz düşmüştük.
- We were tired out after our long walk.
Sokakta aşağıya doğru yürürken iki beyaz kedinin bir araba lastiğinin kenarına işediğini gördüm.
- While walking down the street, I saw two white cats pissing near a car tire.
Tom'un araba lastiğini değiştirmesi uzun sürdü.
- It took Tom a long time to change the tire.
Oldukça yorulmuş olmalıyım.
- I must have been pretty tired.
Güneş yakıyordu ve onlar yorulmuşlardı.
- The sun was hot and they were tired.
Onların hepsi bitkindi.
- They were all tired out.
Tom eve çok yorgun geldi.
- Tom came home dead tired.
Ben yorgunluktan ölüyorum, bir adım daha atamam!
- I'm dead tired, I can't take one more step!
Yorulmaya başlıyorum.
- I'm beginning to get tired.
Gözlerim çok kolay yorulur.
- My eyes get tired very easily.
Ayrıca o çok yoruldu, yürüyemiyor.
- She was so tired that she couldn't walk.
Saatlerce çalışmaktan yoruldum.
- I felt tired from having worked for hours.
Bu ülkenin halkı her zamanki gibi politikadan bıkıp usanmış durumdadır.
- The people of this country are sick and tired of politics as usual.
Ben yorgunluktan ölüyorum, bir adım daha atamam!
- I'm dead tired, I can't take one more step!
Yorgunluktan artık yürümeye hâli kalmamıştı.
- He was too tired to walk any more.
Eve yağlı elbiselerle çok yorgun olarak geldim.
- I came home very tired and with greasy clothes.
a tired song.
I'm tired of this.
We were completely exhausted from the five-hour trip.
- We were dead tired from the five-hour trip.
Harry was fired up. He'd been drinking and was tired and emotional..
I'm so fucked - I didn't get home until 5am.
She was sick and tired of her daughter pestering her to help her with her homework.
The boy was sick and tired of doing his lengthy homework assignment.
men like apes follow the fashions in tires, gestures, actions: if the king laugh, all laugh .
... They'd come in and they just feel tired. ...
... was tired of giving the same talk over and over and over again. So one day his chauffeur ...