Ben gerçekten yorgunum ve erken uyumak istiyorum.
- I'm really tired and want to go to bed early.
Kırsaldaki yürüyüşünden sonra yorgun hissettiği için şekerleme yaptı.
- Feeling tired after his walk in the country, he took a nap.
Sen hiçbir şey yapmamaktan dolayı bıkkınsın.
- You are tired from doing nothing.
Tembellik, yorulmadan önce dinlenme alışkanlığından başka bir şey değildir.
- Laziness is nothing more than the habit of resting before you get tired.
Tom çok bitkin görünüyordu.
- Tom appeared very tired.
O çok bitkin görünüyordu.
- She looked very tired.
Yürüyemeyecek kadar çok yorgunum.
- I'm too tired to walk.
Ben gerçekten yorgunum ve erken uyumak istiyorum.
- I'm really tired and want to go to bed early.
Eski tekerlekleri yenisiyle değiştir.
- Replace the old tires with new ones.
Lastikleri kontrol eder misin?
- Will you check the tires?
Lastik parçasını buldum.
- I found the track of the tire.
Uzun yürüyüşümüzden sonra halsiz düşmüştük.
- We were tired out after our long walk.
Hizmetçi ev rutininden tamamen bıkmıştı.
- The maid was totally tired of her household routine.
Tom, Mary'yi beklemekten bıkmış, o olmadan müzeye gitmişti.
- Tom got tired of waiting for Mary, so he went into the museum without her.
Uzun yürüyüşümüzden sonra halsiz düşmüştük.
- We were tired out after our long walk.
Sokakta aşağıya doğru yürürken iki beyaz kedinin bir araba lastiğinin kenarına işediğini gördüm.
- While walking down the street, I saw two white cats pissing near a car tire.
Tom'un araba lastiğini değiştirmesi uzun sürdü.
- It took Tom a long time to change the tire.
Sıcak güneş yüzünden, yorulmuşlardı.
- Because of the hot sun, they were tired.
Oldukça yorulmuş olmalıyım.
- I must have been pretty tired.
Onların hepsi bitkindi.
- They were all tired out.
Ben yorgunluktan ölüyorum, bir adım daha atamam!
- I'm dead tired, I can't take one more step!
Tom eve çok yorgun geldi.
- Tom came home dead tired.
Gözlerim çok kolay yorulur.
- My eyes get tired very easily.
Sen hiç yorulmaz mısın?
- Don't you ever get tired?
Saatlerce çalışmaktan yoruldum.
- I felt tired from having worked for hours.
Ayrıca o çok yoruldu, yürüyemiyor.
- She was so tired that she couldn't walk.
Bu ülkenin halkı her zamanki gibi politikadan bıkıp usanmış durumdadır.
- The people of this country are sick and tired of politics as usual.
Ben yorgunluktan ölüyorum, bir adım daha atamam!
- I'm dead tired, I can't take one more step!
Mayuko yorgunluktan ölüyordu.
- Mayuko was tired to death.
Eve yağlı elbiselerle çok yorgun olarak geldim.
- I came home very tired and with greasy clothes.
a tired song.
I'm tired of this.
We were completely exhausted from the five-hour trip.
- We were dead tired from the five-hour trip.
Harry was fired up. He'd been drinking and was tired and emotional..
I'm so fucked - I didn't get home until 5am.
She was sick and tired of her daughter pestering her to help her with her homework.
The boy was sick and tired of doing his lengthy homework assignment.
men like apes follow the fashions in tires, gestures, actions: if the king laugh, all laugh .
... down when you put them in motion? Objects in motion slow down because they get tired." ...
... They'd come in and they just feel tired. ...