Eski tekerlekleri yenisiyle değiştir.
- Replace the old tires with new ones.
Lastik parçasını buldum.
- I found the track of the tire.
Ben lastikleri değiştirmek zorundayım.
- I have to change tires.
Sokakta aşağıya doğru yürürken iki beyaz kedinin bir araba lastiğinin kenarına işediğini gördüm.
- While walking down the street, I saw two white cats pissing near a car tire.
Tom'un araba lastiğini değiştirmesi uzun sürdü.
- It took Tom a long time to change the tire.
Güneş yakıyordu ve onlar yorulmuşlardı.
- The sun was hot and they were tired.
Herkes yorulmuş görünüyor.
- Everybody seems to be tired.
İki yedek lastik alıyoruz.
- We are taking two spare tires.
Tom arabasının bagajına yedek lastik koydu.
- Tom put the spare tire in the trunk of his car.
Hızlı koşmaktan yoruldum.
- I am tired from running fast.
Muhtemelen beklemekten yoruldu ve uykuya daldı.
- He probably got tired of waiting and fell asleep.
Tom'un patlak tekerini tamir etmeyi önerdim.
- I offered to fix Tom's flat tire.
Bir patlak tekerim var.
- I've got a flat tire.
It's alright boss, those people just look like a bunch of tire kickers.
Gözlerimi çok yormayan bir bilgisayar olsa onu kesinlikle almak isterim.
- If there was a computer that didn't tire out my eyes, I'd definitely want to buy it.
Ben yorgunluktan ölüyorum, bir adım daha atamam!
- I'm dead tired, I can't take one more step!
Yorgunluktan artık yürümeye hâli kalmamıştı.
- He was too tired to walk any more.
Eve yağlı elbiselerle çok yorgun olarak geldim.
- I came home very tired and with greasy clothes.
men like apes follow the fashions in tires, gestures, actions: if the king laugh, all laugh .
The driver lost control and the car struck the tire barrier.