Kate parmak ucunda yürümeyi deniyor.
- Kate tries to walk on tiptoe.
Bebek uyanmasın diye parmak ucumda yürüdüm.
- I walked on tiptoes so as not to wake the baby.
Tom, parmak uçlarında yürüyerek sessizce odadan çıktı.
- Tom quietly tiptoed out of the room.
Benim etrafımda parmak uçlarına basarak yürümek zorunda değilsin.
- You don't have to tiptoe around me.
Tom sessizce kapıyı kapattı ve parmak uçlarına basarak odaya girdi.
- Tom closed the door quietly and tiptoed into the room.
Tom sessizce elbiselerini giydi ve ayak uçlarına basarak odadan çıktı.
- Tom slipped quietly into his clothes and tiptoed out of the room.
Sessizce yatak odama gittim.
- I went up to my bedroom on tiptoe.
Odaya ayaklarının ucuna basarak girdi.
- He entered the room on tiptoes.
O, kimse onu duymasın diye parmak uçlarına basarak yürüdü.
- He walked on tiptoe so that nobody would hear him.
Sessizce yatak odama gittim.
- I went up to my bedroom on tiptoe.