I can't stand those goody-goody types.
- Şu iyilik timsali tiplere dayanamam.
Ken is not the type of person who loses his temper easily.
- Ken öfkesini kolayca kaybeden insan tipi değildir.
What sort of person would do that kind of thing?
- O tür şeyi ne tip insan yapardı?
You're just the kind of person I imagined you'd be.
- Tam olmanı hayal ettiğim insan tipisin.
He is a common sort of man.
- O, bilinen bir insan tipi.
What sort of person would do that kind of thing?
- O tür şeyi ne tip insan yapardı?
This type of person isn't interesting.
- Bu tip insan, ilgi çekici değildir.
I've seen this kind of thing before.
- Daha önce bu tip bir şey gördüm.
Tom certainly doesn't seem like the kind of person that would back down.
- Tom kesinlikle sözünden dönecek bir insan tipi gibi görünmüyor.
Tom isn't that type of guy.
- Tom o tip bir adam değildir.
He is not the sort of guy who gives in easily.
- O, kolay pes eden bir tip değildir.
The entomologist could not find a specimen of the bug.
- Böcekbilimci böceğin tipini bulamadı.
When he woke up, about half an hour after, he called it to him again, but Dash only looked sheepish and wagged the tip of his tail.
A half crown tip put the deputy's knowledge at my disposal, and I learned that Mr. Bloxam had left for his work at five o'clock that morning.
I thinke he thinkes vpon the sauage bull: / Tush, feare not man, wee'll tip thy hornes with gold, / And all Europa shall reioyce at thee .
I tip my 40 to your memory.
the brief suspended agony of the boat, as it would tip for an instant on the knife-like edge of the sharper waves, that almost seemed threatening to cut it in two .
Computer collectibles saved from the tip.
Tom garsona çok iyi bir bahşiş verdi.
- Tom gave the waiter a very good tip.
Minnettarlık göstergesi olarak bahşiş verdi.
- He gave a tip as a sign of gratitude.
Tom sessizce kapıyı kapattı ve parmak uçlarına basarak odaya girdi.
- Tom closed the door quietly and tiptoed into the room.
Tom sessizce elbiselerini giydi ve ayak uçlarına basarak odadan çıktı.
- Tom slipped quietly into his clothes and tiptoed out of the room.
Bu, buzdağının tepesi.
- It's the tip of the iceberg.
O sadece buz dağının tepesi.
- That's only the tip of the iceberg.
Bu makale, kelime hazinesini artırmak isteyenler için öneriler içerir.
- This article contains tips for those who are eager to increase their vocabulary.
Bu tavsiyeler hayatını kurtarabilir.
- These tips may save your life.
Onlara bahşiş vermek istemiyoruz.
- We don't want to tip them.
Japonya'da bahşiş vermek uygun değildir.
- It's not appropriate to give tips in Japan.